Ana Sayfa

Yenilmesi gereken düşmanlar öfke ve umutsuzluk

İnsanın içindeki en büyük düşmanlardan bazıları da öfke ve umutsuzluktur. Bunlar insanı mutsuzluğa götüren öğelerdir. İnsan bunları içinden atmadan asla mutlu olamaz.

Bir insanın karşısına çıkan herhangi sinir bozucu bir olay da hemen parlamaması gerekir. Öncelikle düşünmeli ve ondan sonra ne yapacağına karar vermelidir. Hemen öfkelenmek, moral bozmak o olayı çözümleyemez.

Umutsuzluk bir insanın başına gelebilecek herhangi kötü bir olay karşısında tüm iyi duygularını, azmini ve kararlarını kaybediş hemen kötü düşünmeye başlaması ve cesaretini kaybetmemesidir.

Diyelim ki bir öğrenci Öss sınavına katıldı ve başarılı olamadı. Umutsuzluğa kapılır ve ben bu sınavı kazanamadım ve bundan sonra da sınavı kazanamam deyip kendisine olan güvenini kaybedip bir köşeye çekilirse gerçekten de bir daha o sınavı kazanamaz. Ama umutsuzluğa kapılmaz kendine güvenip bu defa olmadı ama bir dahakine olur, derse gerçekten de başarıyı yarı yarıya kazanmış olur.

Öfke ve umutsuzluk insanı felakete sürükleyen nedenlerden bazılarıdır. İnsanda anlayış olmazsa ufacık bir olay karşısında dahi, hemen öfkelenir ve bu öfke sonucunda istemediği olaylarla karşılaşır. Umutsuzluk da öfke kadar kötü bir duygudur, insanı umutsuzluğa başarısızlığa götürür.

Öfke ve umutsuzluğu yenmek tam anlamıyla mümkün değildir. Çünkü ne kadar uğraşırsak uğraşalım bu duyguları içimizden atamayız. Ufacık da olsa içimizde kırıntıları kalır. Herhangi bir sorun karşısında çökmemeli, öfkenin ve umutsuzluğun çözümlerini bularak mutluluğa kavuşmalıyız.

HERKESİN DİLİNDE

            Dart doktorası: İngiltere’de yaşayan 57 yaşındaki Patrik Chaplin, Cambridge’de bulunan Anglia Ruskin Üniversitesi’nde dart doktorası yaptı! Dartla ilk kez 7 yaşındayken karşılaşan Chaplin, 12 yaşından itibaren ciddi olarak bu sporla ilgilenmeye başlamış

, 1976–1990 yılları arasında katıldığı birçok turnuvadan galip olarak ayrıldı. Hala yakın arkadaşlarıyla gittiği dart kulüplerinde eğlence amacıyla oynamaya devam ediyor ancak ciddi turnuvalara katılmıyor. 25 yıl önce dart doktorası yapabileceğini aklına bile getiremezken, ona  “dart doktoru” lakabı ilk kez dart dünyası dergisinin editörü Tony Wood tarafından verilmiş. Yaklaşık 10 yıllık bir çalışmanın ürünü olan doktora tezi, 83 bin 729 sözcükten oluşmakta ve dart sporunun tarihçesi ile ilgili önemli bilgiler içermekte. “birçok insana garip gelse de, ben bu alanda doktora yapmış olmaktan dolayı mutluyum çünkü dart benim en büyük hobim.” Diyen Chaplin, kendi adını taşıyan internet sitesinde dart oyunun tarihçesi ve gelişimi ile ilgili bilgileri paylaşmaya devam ediyor.

            Trenle evine dönen akıllı köpek: labrador cinsi Archie adlı 8 yaşındaki köpek, sahibi Mike Taitt’i kalabalık bir tren garında kaybetti. Trene bindikten sona köpeğinin yanında olmadığını fark eden Taitt, başta korkmasına rağmen köpeğinin ne kadar akıllı ve eğitimli olduğunu hatırlayınca rahatladı. Archie bir sonraki trene binerek doğru istasyonda indi. İstasyon görevlilerinin köpeğin tasmasındaki numarayı arayarak ulaştıkları Taitt, istasyona gelerek köpeğini aldı. Archie’nin veterinerine göre, köpeğin doğru trene binmesi bir tesadüf fakat doğru istasyonda inmesinin nedeni evine yaklaştıkça aldığı sahibin kokusu!

            35 dil bilen adam: 1987 yılında en çok yabancı dil bilen Belçikalıyı belirlemek amacıyla düzenlenen “Babil Yarışması’nda 22 dil bildiğini kanıtlayarak birinci olan Johan Vandewalle, daha sonra bu merakını devam ettirerek tam 35 dile ulaştı. 48 yaşındaki dil bilimci, 13 yaşında öğrenmeye başladığı Türkçeyi çok sevdiğini ve bir Türk’le Türkçeden başka bir dil konuşmanın onu rahatsız ettiğini söylüyor. Dil öğrenmeyi şifre çözmeye benzeten dil bilimci, artık kendini dil öğrenmekten ziyade dil öğretmeye adamış durumda. dil rekoru kırmak gibi bir hedefinin olmadığını özellikle belirten Belçikalı dil bilimci, yabancı bir ülkeye gittiği zaman mutlaka o ülkenin dilini öğrenmeye ve insanlara ana dilleriyle hitap etmeye çalışıyor. En kısa sürede öğrendiği dilin Fince olduğunu belirten Vandewalle’in bildiği diğer dillerden bazıları; Fransızca, İngilizce, Almanca, Farsça, Osmanlıca, İtalyanca, yunanca, Hintçe, Azerice, Özbekçe, Latince ve Rusça.

            Dahi çocuk: 298 IQ’ suyla dünyanın en zeki çocuğu olduğu tahmin edilen Justin Chapman, henüz 12 yaşında olmasına rağmen iki üniversite mezunu ve aylık 15.000 dolar karşılığında Bill Gates’e ait olan Microsoft firmasında çalışıyor. 1993 yılında New York2da dünyaya gele Justin, 2 yaşında keman çalmaya başladı, 3 yaşındayken ise satranç ustası oldu. 7 yaşındayken ilkokulu, 9 yaşındayken ise liseyi tamamladı. Dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan Standford’ı bitirdikten sonra Rochester Üniversitesi’nden de mezun oldu. Üç profesör tarafından hazırlanan 1800 sorunun tamamını doğru cevaplayan Justin, Microsoft firmasında çalışmaya başlaması ile ilgili olarak da “bu yaşta iş hayatına atılmak benim için çok önemliydi.” Dedi.

            Mucize kurtuluş: Teriyer cinsi Millie adlı köpek, sahibi John Hurst tarafından yakalaması için atılan 35 santimlik sopayı yuttu. Olayı ilginç kılan ise köpeğin boyunun sadece 40 santim olması. Sahibinin hemen veterinere götürdüğü Millie, iki saat süren zor bir ameliyat geçirdi ve boğazından midesine kadar uzanan sopa hiçbir hayati organına zarar vermeden başarıyla çıkarıldı. Amacının sadece köpeği ile oyun oynamak olduğunu belirten Hurst, “köpeğim hala hayatta olduğu için çok şanslıyım, çok zor bir ameliyat geçirdi. Onu sağlığına kavuşturan veterinerimize ne kadar teşekkür etsem az.” Diyerek minnettarlığını dile getirdi.

            Şanslı unutkan: 58 yaşındaki Derek Ladner, yıllardır hiç aksatmadan sayısal loto oynuyordu ve her hafta uğurlu saydığı aynı sayıları işaretleyerek kuponunu yatırıyordu. Bir hafta yatırdığı kuponu bulamadı ve kaybettiğini düşünerek, çekiliş gerçekleşmeden hemen önce, aynı kuponu ikinci kez hazırlayıp yatırdı. Çekiliş sonunda büyük ikramiyeyi kazanan beş talihliden biri olduğunu öğrenince büyük bir sevinç yaşadı. Ancak bu sevinci bir hafta sonra kaybettiğini sandığı ilk kuponunu bulmasıyla ikiye katlandı. Her talihliye 6 milyon 282 bin ytl tutarındaki ödülün beşte biri olan 1 milyon 256 bin ytl düşüyordu. Ladner ise unutkanlığı sayesinde büyük ödülün beşte ikisi olan 2 milyon 513 bin ytl tutarındaki ödülün sahibi oldu.

            6 bin tane telefon: Japonya’da yaşayan 57 yaşındaki Masanoa Watanabe, 1994 yılından beri gördüğü her telefonu alıyor. 14 yıllık birikimin sonucunda şuanda tan 6 bin tane telefona sahip! Watanabe bu telefonları ne satıyor ne kullanıyor, görmek isteyenler için Tokyo’da bulunan dükkânında sergiliyor. Amacının ne olduğunu soranlara ise “hiçbir amacım yok.” Diyerek merakımızı gidermekten yoksun bir cevap veriyor.

            Bahsi kazanan ihtiyar: İngiltere’de yaşayan Alec Holden, 90 yaşındayken 100 yaşına kadar yaşayacağını iddia ederek, bir bahis kurumu olan William Hill’ e 271 ytl yatırmıştı. 10 senenin sonunda 100 yaşına basan Holden, bahis kurumundan tam 67 bin 750 ytl kazandı. Uzun yaşamın sırrının yulaf ezmesi ile beslenmek olduğunu belirten Alec Holden, 100 yıllık yaşamı efsane olarak gören William Hill yetkililerinin fikrini de değiştirmiş oldu.

            Evlenme rekoru: Malezyalı emekli polis memuru Kamadrudin Muhammed, tam 53. kez dünya evine girerek inanılması zor bir rekora imza attı. Olayı daha ilginç kılan ise, 74 yaşındaki Muhammed’in son evliliğini 1957 yılında evlendiği ve 1 yıl evli kaldıktan sonra boşandığı ilk eşiyle yapmış olması. Evlenme rekortmeni adam “güzel kadın görmeyi seviyorum. Birini beğenirsem evlenme teklifi ederim.” Diyerek evlenme konusundaki rahat tavrını vurguluyor. Toplam 7 çocuğu olan Muhammed’in en son evlendiği ilk eşinden de bir kızı bulunuyor.

            93 yaşında paraşütle atladı: ABD’nin Virginia eyaletinde yaşayan Polly Gifford isimli yaşlı kadın, 93. doğum gününde 4 bin 270 metreden paraşütle atlayarak sıra dışı bir şekilde kutladı. Hayatında ilk kez paraşütle atlayan Gifford, atladıktan sonra havada titremeye başladığını fakat bunun korkudan değil yaşadığı heyecandan ve mutluluktan olduğunu belirtti. Yaşlı kadın, ilerleyen yaşına rağmen araba kullanmaya devam ediyor, yalnız yaşıyor ve her türlü ihtiyacını kendi karşılıyor.